Hangimiz konuşabiliyoruz ki o güzelliğin karşısında?

O an bütün kelimeler anlamını yitiriyor. Bütün karamsarlıklar, ayrılıklar, korkular... Hepsi, mübarek gözyaşlarıyla akıp gidiyor, yerini büyük umutlara bağlıyor, o an.
Sarıp sarmalıyor bütün güzelliğiyle ruhlarımızı. Bedenden gayrı bir bütünleşme bu. Birlikte olma, ama hep beraber "Bir" olma!
"Yaşamak; Bir ağaç gibi tek ve hür. Ve bir oman gibi kardeşçe" demiş ya Nazım Hikmet.
Belki de daha da ötelerinde bir birleşme. Notalar, ışıklar ve ilahi sesi vesilesiyle.
"Bu hasret bizim!" Her konserinde, her dinleyişimizde!
Bitmeyen özlem, sonsuz güzellikler.
Hayatının her döneminde, anlatımlarından bir gram dahi taviz vermemiş, büyük bir üstat, İlhan İrem.
Anlattıklarıyla hayatı hiç bir şekilde çelişmeyen, bu konuda kimsenin eline koz vermemiş, büyük bir usta!
Sonsuz sevgimiz ve güvenimiz bundandır kendisine.
İlhan İrem; bir bütünlüktür. Başlı başına bir duruştur. Düsturdur.
O'nu azıcık tanıyanlar, anlamışlardır bu bütünlüğü, İzmir konserinde.
Bu büyük duruş ve bütünlüğün karşısında, O'na dair attığımız her adım da sonsuz saygıyla, ürkek ve kararlı adımlardır.
Bütün sistematik yozlukların karşısında, sessiz çığlıklarıyla, protesto manifestosu gözlüklerinin ardında, cumhuriyet tarihinin en büyük sanat abidelerinden birisi olarak dimdik ayakta durmakta.
Bu nadide güzelliği ipek kozalara sarıp yüreklerimizin en güzel yerinde saklamalıyız. O naif yüreğini hiç kırmadan, hiç üzmeden...
Pek çoğumuzun hayatına, anlatımlarıyla büyük katkılar sunan bu ilahi güzellik, bunu sonuna kadar hak ediyor.
Işık ve sevgiyle...